24 Haziran 2014 Salı

3 Temmuz Sürecinde Yeniden Yargılama Olacak mı?

Dün 3 Temmuz sürecinde yeni bir sayfa açıldı. Aziz Yıldırım, Olgun Peker, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Abdullah Başak, Ahmet Çelebi, Selim Kımıl hakkında yargılamanın yenilenmesi yönünde karar verdi.
Mahkemenin gerekçesi aşağıdaki gibidir:

"TCK'nun 220. maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu 6526 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası CMK'nun 135. maddesinde düzenlenen iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayfa alınması ile CMK'nun 140. maddesinde yer alan teknik araçlarla izlemeye ilişkin katalog suçlar arasından çıkartılmıştır.

Mahkememize tevzi edilen dosyada Yargıtay tarafından onanan bir kısım eylemler onama tarihinden sonra yapılan kanun ile iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ve teknik araçlarla izlemeye ilişkin katalog suçlar arasından çıkartılan TCK'nun 220. maddesine ilişkindir.

Aynı dosyada aynı olaydan yargılanması devam eden sanıklarla hakkındaki hüküm onanmış sanıklar arasında farklı yargısal sonuçlara ulaşmanın adalete güven duygusunu örseleyeceği ihtimal dahilindedir.

Bu açıklamalar dikkate alındığında, mahkememize tevzi edilen dosyada Yargıtay 5. Ceza Dairesince onama kararı verilmesinden sonra 6256 sayılı Yasa ile iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izlemeye ilişkin usul yasasında yapılan değişikliklerin CMK'nun 311/1-e maddesi kapsamında hükümler lehine değerlendirme yapılmasını gerektiren yeni olay niteliğinde olması nedeniyle (...)"

Mahkeme, bu kararı oybirliği ile verirken, infazın geri bırakılması kararını oyçokluğu ile verdi.

Belirtmek gerekir ki, bu karar tartışmaya açıktır. Tartışılmalıdır. Bu tartışmayı öncelikle sanık avukatı olmayan ve/veya sanıklarla yahut Fenerbahçe, TFF ile yakın ilişkisi olmayan ceza akademisyenleri yapmalıdır. Görülüyor ki, onlar da yorum yapmaktan çekiniyorlar.

Mahkemenin kararına katılmak mümkün değil. Mahkemenin gerekçeleri yanıltıcı ve hukukla örtüşmesi mümkün değil.

Öncelikle, Yargıtay'ın da haklı olarak belirttiği üzere (Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 11.06.2002, 6260/6846), "yeni olaylar" kavramı, yasa değişikliğini kapsamaz. Bu hususun yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilmesi, madde metnine ve yasa koyucunun iradesine aykırı olacaktır.

İkinci olarak, 3 Temmuz sürecinde yasaya uygun verilen iletişimin tespiti kararları ile bu kararlara dayanılarak yapılan kayıtlar ve bu kayıtların yazıya dökülmüş hali olan tapeler hukuka uygundur. İletişimin tespiti kararının alınmasında izlenecek usulün daha sonra değiştirilmiş olması, değişiklikten önce yürürlükte olan mevzuata uygun verilen kararları ve iletişim tutanaklarınının geçerliliğine etki etmez.

Usul kurallarında yapılan değişikliğin geçmişe etkili olup olmayacağı hususunda Yargıtay'ın kriterleri çok açık.

Hatırlatalım:

"Usul işlemleri, derhal uygulanırlık ilkesinin doğal sonucu olarak, gerçekleştirildiği sırada yürürlükte bulunan yargılama yasası hükümlerine tabi olurlar. Ceza yargılaması sırasında yasada değişiklik olduğunda yeni yasa hemen uygulanır; ancak bu durum, önceki yasanın yürürlükte bulunduğu dönemde, o yasaya uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmez.

Bu ilkenin sonucu olarak;

1- Usul işlemleri mutlaka yürürlükteki yasaya göre yapılacaktır.

2- Yürürlükteki yasaya göre yapılmış işlemler, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir.

3- Yeni yasanın yürürlüğünden sonra yapılması gereken usul işlemleri yeni yasaya tabi olacaktır

4- Yeni yasanın uygulanmasında, sanığın leh veya aleyhinde sonuç doğurmasına bakılmayacaktır."

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 26.03.2013, E. 2012/12-1515 K. 2013/102
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 31.01.2013, E. 2011/3-222 K. 2012/5
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 10.10.2006,  8-208/206

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun benzer birçok kararı bulunmaktadır.

Tekrarlayalım: Yürürlükteki yasaya göre yapılmış işlemler, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir. Önceki yasanın yürürlükte olduğu dönemde, o yasaya uygun biçimde yapılmış işlemlerin yenilenmesi de gerekmez.

Mahkemenin "ama haksızlık olur" şeklindeki gerekçesi bu açıdan yanıltıcıdır. Hakkındaki ceza kararı kesinleşmiş olsun ya da olmasın, bütün sanıklar 3 Temmuz sürecinde usule, hukuka uygun dinleme kararları ile dinlenmişler ve tapeler yargılamada sanıkların önüne konmuştur. Sanıklar tapelere ve bunlara teşkil eden dinleme kayıtlarının içeriğine itiraz etmemişlerdir. Hatta bazı kayıtlar özel hayatın ve aile hayatının korunması gerekçesiyle dinletilmemiştir. Bazı sanıklar kayıtların dinlenmesine karşı çıkmıştır.

İçeriğine itiraz edilmeyen ve hukuka uygun elde edilen ses kayıtlarının ve tapelerin yeniden yargılamada temel alınmayacağını söylemek, en kibar anlatımla şark kurnazlığıdır. Hukukla bağdaşan yönü yoktur. Yeniden yargılama kararına yapılacak itirazın reddedilmesi halinde, davaya bakacak mahkeme kanun değişikliğinden önce verilmiş dinleme kararları ile elde edilmiş delillerle bağlı olacaktır.

Not: Trabzonspor, 14 Temmuz 2014 tarihinde 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yeniden yargılamaya ilişkin karara itiraz etti. İtiraz dilekçesi için: http://goo.gl/MVG2SY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder